Sepya-pembe-magenta fotoğrafların büyüsü ile yola
çıktık. Annelerimizin, babalarımızın, büyük anne ve
büyük babalarımızın henüz biz doğmadan önceki
halleri ile eski fotoğraflarında karşılaştık.
Fotoğrafların nostaljik dokusu muydu yalnızca bizi
büyüleyen, yoksa, şimdi bizim bir parçamız
olan veya bizim birer parçaları olduğumuz bu tanıdık
kadınların ve adamların o fotoğraflardaki yabancı
duruşları, yüz ifadeleri ve bakışlarını mı yadırgadık?
O gülümsemelerde kendimizden birşeyler görmeye
çalıştık, belki yakaladık belki yabancıladık. Ama merak
ettik hep onları.
Nasıldı o zamanlar yaşamları, neydi sevinçleri,
üzüntüleri...
ne kadarı bizimkilere benzer, ne kadarı farklıydı?
Bizden önceki zamanlarda bizden birilerinin çokca
dinlediğimiz ama tam da bilemediğimiz yaşamlarına
günümüzün telaşlarından dönüp bakmak, ya da,
zamanı geriye sarıp, onların geçmişinden bizim
bugünümüze bakmak nasıl olur diye merak ettik.